İBB Şehir Tiyatroları'nın "Kutlama" Oyununa Müzik Çerçevesinden Bir Bakış
- Volkan Işılay
- 27 Eki 2022
- 3 dakikada okunur
İBB Şehir Tiyatroları'nda Yıldırım Fikret Urağ yönetiminde sahnelenen Harold Pinter'ın "Kutlama" oyunu, sınıfsal çatışmanın müziğe kadar yansıdığı bir yapı ortaya koyuyor
20. yüzyılda yemekli mekanlarda çalan müziklerin sınıfsal bir yanılsamaya yol açtığını öne süren isim Frankfurt Okulu mensubu Theodor Adorno (1903-1969) olmuştur. Yemekli akşamların vazgeçilmezi haline gelen caz müziğine yaptığı sert eleştirilerle bilinen Adorno, burjuva sınıfının işçileri bu yolla avucunun içine aldığını iddia etmektedir. Ona göre, sermayeyi elinde bulunduranlar bir kültür endüstrisi inşa ederek toplumu istedikleri şekilde yönlendirmeyi başarırlar. İşçi sınıfını bu derece edilgen ve savunmasız gören bu yaklaşım daha sonraları eleştirilecek olsa da, birçok sanat yapıtında ve edebi üründe Adorno'cu yaklaşımın varlığı sezilir. İBB Şehir Tiyatroları'nda Yıldırım Fikret Urağ yönetiminde sahnelenen Harold Pinter'ın "Kutlama" oyunu da bu eleştirel teorinin bir ürünü olarak karşımıza çıkmaktadır.

Karakterler, dünyada başka hiçbir dert yokmuşçasına cinsel şakalar yaparlar, kahkahalar atarlar ve "trajik" aşklarından bahsederler
Adorno'nun yemekli veya içkili mekanlarda kullanılan müziklere ilişkin düşüncelerini doğrudan alıntılamak, oyunun genel yapısını kavramak adına önemlidir:
"Caz ciddi bir eğlence ritüeli değilse bile, yüzeysel bir etki ve dikkat dağıtma aracı olarak proletarya dahil bütün topluma nüfuz eder...Genelde bağımlı alt sınıflar, caz dinleyerek kendilerini üst tabakayla özdeşleştirmek ister; onlar için caz "şık"tır, yevmiyeli bir çalışanın kız arkadaşıyla gittiği bir barda kendini gerçekte olduğundan daha üstün hissetmesini sağlayan şeydir". (Adorno, 2019: 114).
Bana göre Adorno'nun bu düşünceleri oyunun genel yapısıyla örtüşmektedir. Oyunun başından sonuna müzik icra eden piyanist müziğiyle hipnoz edici sistemin bir parçası olarak öne çıkmaktadır. Oyunda, sermaye sahipleri için şarkı söylemek gelip geçici bir eğlencedir. Gönül eğleyen müzisyene şarkıya eşlik ettiği için verilen bahşiş sermaye sahibinin egosunu tatmin eder. Yaşamak için paraya ihtiyacı olan piyanist de bu bahşişi kabul etmek zorundadır. Müzik, işçi sınıfını tahakküm altına alan uyuşturucu bir etki göstermektedir. Akreple yelkovanın birbirini takip ederken çıkardıkları ses kadar sıradanlaşmıştır piyanistin motifleri. Sosyolog Ali Ergur'un da dediği gibi; eşlikçi bir unsur haline gelen müzik, kendisinden başka her şeye işaret eden bir unsurdur artık (2020:72)
Adorno'nun işaret ettiği "Yevmiyeli bir çalışanın kız arkadaşıyla gittiği bir barda kendini üstün hissetmeye çalışması " tespiti oyunda açık bir şekilde görülür. Yüklü sermayeye sahip kişilere yaranmaya çalışan bankacı, sınıf bunalımı yaşayan ve kendisiyle alay edilen garsonun üstüne atılan paraları dahi gizlice cebine indirmektedir. Üstelik bu fiili, kendini üstün hissetmek için karısıyla geldiği bir mekanda işler. Dünyada başka hiçbir dert yokmuşçasına cinsel şakalar yapan, kahkahalar atan, "trajik" aşklarından bahseden karakterlere, mekanın televizyonundan yayınlanan, kıtlık, salgın, yangın ve toplu mezar görüntüleri eşlik etmektedir. Bütün bunlar olurken, piyanist mekanı "nitelikli" kılmak adına çalmaya devam eder.
Garson ise sınıf çatışmasını haykıran kilit bir karakter olarak seyirciye sunulur. Onun durumu, Goethe'nin Genç Werther'in Acıları kitabındaki Werther karakterine benzer. Kitapta, soylular ile aynı ortamda bulunduğu için Werther'e uyarı yapıldığı ve soylu olmadığı için kendisinin mekanı terk etmek zorunda kaldığı kısım, bu oyundaki tema ile benzerlik gösterir. Garson, hizmet etme fiili dışında sohbet vb. bir şeye kalkışacak olursa çemberin dışına itilmektedir. Oyunun sonuna doğru paspası sinirle fırlatması ve daha sonra piyanistin devrimci bir içeriğe sahip olan "Bella Ciao" şarkısına eşlik etmeyi reddetmesi sınıf başkaldırısını temsil eder. Bella Ciao bağlamından kopmuş ve eğlence unsuru haline gelmiştir. Piyanist bu noktada çalmayı reddeder. Mekan sahibinin bu krizi elinde gösterdiği CD ile aşması da müzik endüstrisinin müziği metalaştırmasına işaret etmektedir. Müzik, kayıt teknolojisi ile alınıp satılan bir meta haline gelmiştir ve mekanda canlı müzik yapan bir müzisyene artık ihtiyaç dahi yoktur. Kayıttan çalan Bella Ciao yapı-söküme uğratılmış, kabul edilmiş olan otantik yapısından uzaklaşmış, adeta bir karnaval müziğine dönüşmüştür. Artık karşımızda burjuvanın dans edip gönül eğlendirdiği bir Bella Ciao vardır.
Volkan Işılay
Kaynaklar:
Adorno,T. (2019) Müzik Yazıları, Çeviren: Şeyda Öztürk, İstanbul, Yapı Kredi Yayınları.
Ergur, A. (2020) Ses ile Yankı Arasında, İstanbul, Raskolnikov Kitap.
Oyun için link: https://sehirtiyatrolari.ibb.istanbul/Activity/Detail/389
KUTLAMA
YAZAN:HAROLD PINTER
ÇEVİREN:CEVAT ÇAPAN
YÖNETEN:YILDIRIM FİKRET URAĞ
DRAMATURG:DİLEK TEKİNTAŞ
SAHNE- KOSTÜM TASARIMI:SEBAHAT ÇOLAKOĞLU
IŞIK TASARIMI:MAHMUT ÖZDEMİR
EFEKT TASARIMI:HARUN ÖZDAMAR
KOREOGRAF:HAMİT ERENTÜRK
MÜZİSYEN: ORÇUN TEKELİOĞLU
DEKOR UYGULAMA:MURAT GÖKDEN
KOSTÜM UYGULAMA:HACER DURAN, AYNUR DURAN KOPUZYARDIMCI YÖNETMENLER:CAN ERTUĞRUL, ÇAĞLAR POLAT, ŞEHNAZ BÖLEN TAFTALI, YONCA İNAL
REJİ ASİSTANLARI:SERAP DOĞAN
SÜRE:60 Dk. / Tek Perde
OYUNCULAR: CAN ERTUĞRUL,ÇAĞLAR POLAT,ERKAN SEVER,GİZEM AKKUŞ,ORÇUN TEKELİOĞLU,ÖZGÜR EFE ÖZYEŞİLPINAR,PINAR DEMİRAL,SELİM CAN YALÇIN,SELİN İŞCAN,ŞEHNAZ BÖLEN TAFTALI
Comentários